Erken doğum yapan ikiz annesi arkadaşım Sinem bize bu konuda ilk desteği verenler içindedir. Hala yabancı olduğumuz bu alanda bize, doktor tavsiye ediyor ve beni sürekli telkin ediyordu. Zaten değerli bir özel eğitimcidir Sinem. Hemen hemen her gün sabırla benim sıkıntılarımı dinliyor ve sabırlı olmam konusunda telkin veriyor, bir arkadaş için gereğinden fazlasını yapıyordu. Bizi “Kanatsız Melek” diye adlandırdığım Fizyoterapistimizle tanıştırdığı için ona minnettarım.
Henüz 20 günlükken fizyoterapiye başlaması Sarp’ı “Opistetanus” dediğimiz terse dönme eğiliminden beklediğimizden daha erken vazgeçirecekti. Bunu yapmak için tıpkı simide benzeyen (günümüzde emzirme yastığı olarak da kullanılan) bir yastık almamızı ve karşılıklı iki yastığı koyduğumda ortada oluşan boşluğa belini denk getirecek şekilde yatırmamızı önermişti. Başta bu Sarp’ım için gerçekten çok ızdırap vericiydi çünkü buraya yatmamak için gerçekten uzun uzun direniyor ve ağlıyordu. Günün 22 saatini kasılarak geçiren bir bebeğe normal bir bebek gibi yaslanmasını, kendini arkaya atmamasını öğretmek gerçekten çok zordu. Bu aslında rehabilitasyon değildi; çünkü rehabilite etmek unutulmuş bir şeyi öğretmek anlamındadır, bizim yaptığımız en baştan doğrusunu öğretmekti; yani "Habilitasyon"...
Fizyoterapistimiz Bülent Elbasan bizimle bizzat ilgileniyordu. Her söylediğini çok özenli bir şekilde not alıyor ve her dediğini harfiyen yerine getiriyorduk. İlk ziyaretimizi Sarp henüz bir ayını yeni doldurduğunda yaptık. O gün Sarp’ı iyice bir kontrol etti ve önemli, çok özel şeyler söylemeye başladı. Hem bizi yüreklendirdi, hem de bu durumun kalıcı olduğunu kabul etmenin faydalarını yavaş yavaş kabullenmek gerektiğini anlattı.
Bir yandan etraftaki insanları gördükçe “Ben burada ne yapıyorum, bebeğimin burada ne işi var” diyordum, bir yandan da “Daha güçlü ol, sen ağlamayı sevmeyen bir kadınsın” diyerek kendime teselli veriyordum. Ama gözyaşları ben istemeden akıyordu, durdurmak imkansız....
Bunu Bülent Bey de yapıyordu, bu durumda bir anneye ne tesellisi verilir bilmiyorum ama Bülent Bey bu konuda da gerçek bir profesyoneldir.
Söylediklerini hemen o gün yapmaya başladık. Kısa vadede kazanımları görmek mümkün değildi ama 1 ay sonra tekrar fizyoterapiye gittiğimizde terapistimizden duyduklarımla havaya uçmuştum. Bu tıpkı, çocuğu takdir belgesi almış anne babaların, öğretmenin ağzından çıkan övgü dolu sözleri dinlerken aldığı keyfe benziyordu. Daha güzel bir tarif bulamıyorum. Sarp’ta herhangi bir değişiklik gözlemleyememizin sebebi onu her gün görüyor oluşumuzdu. Ama terapisti onu en son 1 ay önce görmüştü ve “Dağlar kadar fark olduğunu” söylemişti.
Anneannesi her adımda Sarp’ın ve benim yanımdaydı, bu yüzden her şeyi görerek bilakis kendi uygulamak istiyordu ve bu da Sarp’ın her öğrendiğimiz uygulamayı tüm gün boyunca tekrar etmesini sağlıyordu ki, aldığı terapiden fayda görebilsin. Yeni bir kaç pozisyonlama daha öğrettikten sonra fizyoterapistimiz bize 1 ay sonraya randevu vermişti.
İlk fizyoterapiye gittiğimiz günle geçen hafta fizyoterapi seansımız arasındaki farkı siz de resimlerimizden rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz.
Erken fizyoterapi alan bebeklerin almayanlara göre çok daha önde oldukları bir gerçektir. Vücutlarında, el ve ayaklarında oluşan şekil bozukluklarından tutun da hayatını kolaylaştırmak için gereken oturma, bacak bükme, yutma gibi basit eylemleri erkenden öğrenmek büyük bir kazanımdır.
Sevgili Bülent Elbasan, size çok şey borçluyuz, teşekkürlerimizi lütfen buradan kabul et...